YİTİK TÜRK ANNESİ
Kahraman Murat’ın annesinin, ağlamaktan göz pınarlarının kuruduğunu, hayatta tek ışığı ve tutunacak tek dalının evladı olduğunu, aslan parçası yiğit oğlunun sağ salim teskeresini alıp, askerden döndükten sonra, helal süt emmiş bir kızla evlendirmek için, dünya güzeli olan yakışıklı oğluna aldığı; elbise dolabı, fırınlı ocak, yatak odası, halı, battaniye ve yorgan gibi, tüm çeyizlerini yıllarca, sakladığını ve kahraman oğlu, şehit düştükten sonra, evindeki bir odayı, kuzusuna ev yapan bu acılı annenin, burada askerden döndükten sonra, evlendirmeyi düşündüğü oğlu için, aldığı çeyizleri ve askerden kalan tüm eşyalarını sakladığını, ana kuzusu ciğerpare oğlu için ayırdığı ve "oğlumun evi" dediği ev içindeki ev yerini, her gün camlarına varıncaya kadar, temizleyen acılı anne, oğlunun askere giderken giydiği kıyafetleri, askerde çektirdiği tüm fotoğraflarını, oğlundan geriye kalan tüm elbiselerini, koklayıp hasretini gidermeye çalıştığını, hatta kullandığı sakal fırçasını dahi, ciğeri alev alev yandığından, öpüp öpüp kokladığını, oğlunun bir gün geri geleceğine inanan, bu gözü yaşlı acılı annenin oğlunun bu evini, hep hazır tutuğunu ve üzerine titrediği Muradını, kahraman ve aslan yiğidini, doya doya sevemediğini, sımsıkı sarılarak onu koklayamadığını, ona doyamadığını ve gördüğü her askeri, yavrusuna benzettiğini, arkadaşları olarak hepimiz iyi biliyorduk.
|