"Dikkat Önemli"
'' O ğ u z 33 '' T i m i 90'lı Yıllarda Terörle Mücaadelenin İçerisinde Yer Almış, Dillere Destan '' O ğ u z 33 '' Timin Yaşadıklarını Anlatan Sitemize Hoş geldiniz, Sizleri Burada Tutabilmek İçin, Yapılması Gereken Her Şey Yapıldı, Umarım Kaldığınıza Değer...!!!>'' O ğ u z 33 '' T i m i
   
  ‘Oğuz33’ Timi
  MUŞ-ŞENYAYLA
 
"bu mücadele askerin, eğitimde izmarit toplamasıyla,
 ot toplamasıyla olmaz"
bir uzman çavuşun anıları
 
Muş-Şenyayla kırsalında
toprağın altından çıkarılan, 100 ton kuru erzak:
 

Sözde amed (Diyarbakır) vilayet orta saha sorumlusu 'parmaksız zeki' kod adlı azılı terörist Şemdin Sakık’ında aralarında bulunduğu 100 kadar örgüt elemanın, Şenyaylanın yüksek kesimlerinde kış faaliyetleri için üstlendiği ve yöredeki milis işbirlikçileri tarafından anılan bölgeye kırmızı kamyonetle günlerce malzeme ve kuru erzak taşındığı bilgisi ilgili birimlerimizce tespit edilmişti, bu önemli ve sağlam istihbarat üzerine, dört timden oluşan özel eğitimli birliğimizle Muş-Şenyayla’daki yapılandırmaya ağır darbe indirmek ve özellikle bahar aylarında Diyarbakır’ın kuzeyine yapılacak olan eylemlerin, önüne geçebilmek için, mümkün olarak görülmeyen, bir bölgeden, onlarca kilometrelik intikal ile sızma şeklinde ciddi bir operasyon icra ettik. İntikale önde başlayan timlerimizin bir mağaranın önüne gelmesiyle emniyet için güvenlik çemberi oluşturduk içeriyi alabilmek adına Alay komutanımız 'oğuz33' timimize gidin orayı yakın yıkın emri ile mağaranın girişine dayandık içerde kimseni olup olmadığını anlaya bilmek için yüksek sesle;

biji serok apo, biji pekeke, heval gibi, bazı çağrılar yapmaya başladım ama karşılık veren olmadığından ve canıma tak ettiğinden, bu defa;

içerdekiler, teslim olun, çevreniz sarıldı, buradan nah çıkarsınız, diye alaycı bir nara bastım, sonuç değişmeyince mağaranın girişini roketle dik, çok geçmeden, iki askerimizle, içerisini dolaşmaya başladık, girintili çıkıntılı devasa bir yerdi, her taraf toz duman içerisindeydi ayrıca yağmur yemiş gibi beton kokusu geliyordu, gözümüze ilk çarpan koliler oldu, birkaçını, aceleyle açtığımızda, zebil gibi, mavi bandrollü, sigara kartonları, paket halinde kaçak çaylar ve torbalar dolusu kına çıktı özellikle de Diyarbakır üzerinden piyasaya sürülmek için, kaçakçılar tarafından stoklandığı anlaşılan, bu mağaradan, alabildiğimizi aldık, geri kalanında, kibrit çaktık.
 
                        Örgüt grupların doğal ve yer altına saklı sığınakları
 

"enerjimizi dağ başlarında, birbirimizi öldürerek,

boşa harcamayalım"

"zararın, neresinden dönerseniz,

kazançtır"

İhbarı yapılan bölgeyi karış karış dolaşmamıza rağmen bazen de detektörlerle detaylı arama yapmamıza rağmen, yaptığımız kontrollerde, akla hayale gelmeyen kalaşnikof silahına ait fişeğin kovanı gibi gereksiz pek çok nesneyi bulabildiğimiz halde yine de istenileni bölgede çıkaramıyor ve örgüt açısından hayatı öneme sahip olan sığınaklara ulaşamıyorduk, yılanların çıyanların ve akreplerin yuvalarını bulurduk ama erzak inlerini bulamazdık. Bu faaliyetlerimiz sırasında zaman zaman örgüt gruplarıyla yaşanan silahlı çatışmalarda sağ olarak ele geçirilen teröristlerin depo şeklindeki sığınak ile mağara şeklindeki küçük çapta bazı gizli yerleri göstermelerine rağmen bunlar aradığımız değil diye tatmin olmuyorduk. Alay komutanımız asabileşmişti, elinde sağlam bilgi olmasına rağmen, operasyondan eli boş dönmesi onu deliye çevirmişti hiç kimse yanına yaklaşamıyor ve iletişim kuramıyordu, haliyle beraberinde yürüdüğü teröristlerden, hıncını çıkarıyordu. Aslında operasyonumuzun resmi amacı, erzakı bulup imha etmekti, yani terörün lojistik desteğini kesmekti kişisel amacımız ise, sıcak temasa girmekten ziyade teröristleri bulundukları yere mıhlamaktı hatta elimizde olsa açlıktan ölene kadar girdikleri deliklerde tutmaktı çünkü borumuzu ötürdüğümüzden arazinin hakimiydik öyle ki bizden habersiz kuş dahi uçmuyordu. Aramalarımız sırasında, oyuk şeklindeki bir yerden, gelen sesler üzerine, beklemeye koyulduk ormanlıkla kaplı alan içerisinde gelen takırtı dolu bu sesleri bir müddet dinledik ama faaliyetlerimizden bir şey çıkmayacağı anlaşıldığından çekilir gibi olacaktık ki diğer timimizdeki arkadaşlarımız tekrardan bir takım garip sesler algılamaya başladı bunun üzerine kıpraşmaların yaşandığı oyuk içerisine urgan yardımıyla gönüllü bir uzman çavuşumuz indirilerek gelen seslerin araştırılması talimatı verildi çok sürmeden uzman arkadaşımızdan gelen haber üzerine esrarengiz seslerin on beş kadar bir koyun sürüsüne ait olduğu anlaşılması üzerine, komutanımızın telsizine;
 
           Malzeme kullanılmak suretiyle inşa edilen saklı sığınaklar
 

"yine gözyaşlarımın sel olup aktığı,

bir gecenin sabahındayım"

"Allah kınalı kuzuları, analarına ve yavuklarına bağışlasın,

 yüreklerine acısını, bırakmaması için"

—komutanım!!! indirip bir bir leşlerini yere sereyi mi? diye devremin yaptığı çağrıdan sonra dehliz içerisine indirilen kuvvetli askerlerimizin, bu sürüyü yukarı çıkarılmasıyla, anlaşıldı ki çevre köylerden, milis aracılığıyla haraç gibi toplatılıp, örgütün dağdaki grupların, kavurma ihtiyaçlarının karşılanması için bu hayvanlar kamufle edilmişlerdi neticede eşit miktarda timlere dağıtılan ve her biri ortalama, 25 kg olan, bu erkek toklular, besmele eşliğinde ve islami usuller doğrultusunda kesilerek, kuyruk kısmından çıkacak şekilde ağzından sopayı sürmemizle bir güzel kuzu çevirmesi yaptık. Piknik havasında geçen, operasyonun ilerleyen safhalarında, teröristlerle girilen, silahlı çatışmalar sırasında, küçük yaşlarda, sağ olarak yakalanan, iki teröristten birine intikal esnasında, Selahattin asteğmenimiz çantasını yüklemişti, hatta tekine elini sürersen oyarım tehdidini de adama yapmıştı, çok geçmeden bir grup teröristle yoğun bir silahlı çatışma daha yaşanmıştı baya da sürmüştü, beklenmedik durumda yaşanan böylesi çatışmalarda, doğal olarak herkes başının çaresine baktığından ve emir komuta zinciri, kaybolduğundan çatışma bittiğinde 'götürdüğün kuzuya say' hesabına asteğmenimizin ağzına kadar tam takır nevaleyle dolu olan sırt çantası da beraberimizdeki esirlerimizde sırra kadem basmışlar hatta bazı tim komutanları (oh olsun hakkın mustakın) demeye getirerek sırtlarını çevirerek ağızlarını bırakıp başka yerleriyle asteğmenimize güldüklerine, şahit olmuştuk. Şenyaylayı günler süren çalışmalarla adeta hallaç pamuğu gibi darmadağın etmemize rağmen yurt seven adı altında faaliyetlerini yürüten milisler tarafından, stoklanan malzemeyi, ortaya çıkaramadığımızdan, bölgeden ayrılıyorduk ki acemi erimizin, muhtara borcunu, ödemesi için, kendisine kuytu yer ayarlayıp hacetini karşıladıktan sonra ve bir yaprağa gereksinim duymasıyla sığınağın ortaya çıkması bir olmuştu çukur şeklindeki mahkum yere zekice gömülmüş erzak deposuna koşanlardan biride ben olmuştum.

                                    Operasyonlardan kareler
  

"bu mücadele askerin, eğitimde izmarit toplamasıyla,

 ot toplamasıyla olmaz"

"genç yaşta, ölmek için, yoksul olmak ve ülkenin,

 doğusuna düşmek yetiyor"

Adeta burnumuzun dibinde olan ama şeytanın aklına gelmeyecek şekilde tasarlanmış ve özel havalandırması bulunan sığınağın kapısını tim komutanı aceleyle kendine doğru çekeceği esnada gizli olarak birden fazla bombayla tuzaklandığını, son anda fark ettim ve tuzak diye bağırarak, kapıya doluşmuş askerimizi uyardım uzun uğraşlarla bombalar etkisiz hale getirildikten sonra sığınağın içerisine girmemizle şaşkına dönmemiz bir olmuştu. Operasyonlarda çok şey görmemize rağmen böylesini ilk görüyorduk, öyle ki traktörün tekerlik izleri dahi vardı, döşenmiş elektrik tesisatın jeneratörünü çalıştırınca şaşkınlığımız bir kat daha arttı zira kuru erzak dediğimiz; fabrika unu, bulgur, kuru fasulye, mercimek, nohut, makarna, ev yapımı şehriye, tenekeler dolusu pekmez, katı vita yağları, salça, çay, kesme şeker, torbalar dolusu ceviz bidon ve kutu içerisinde köy peyniri ile kuru üzümden ve hurmadan oluşan bu erzakın bir bölümünü üzerinde tepinmek suretiyle güle oynaya imha ettik Selahattin asteğmenimiz ise olduğundan ceplerine ceviz ve hurmayla dolduruyordu çünkü kumanyasını teröristler çalmıştı. Standart un torbalarından hesaplamış olduğumuz 100 tona yakın erzakın geri kalanını, koruyucular aracığıyla civar köylerdeki fakirlere dağıtılması için gerimizde bıraktık ama hata yaptık zira operasyondan çekildikten sonra teröristlerin gelip emanetlerini halktan misliyle geri alacaklarını hesap etmemiştik. 90’lı yıllarda ohal bölgesine gıda ambargosu ve sıkı denetim yapılmasına rağmen bu denli bir malzemenin dağ başına yığılması kafaları karıştırırdı ayrıca erzakı taşıdığı tespit edilen kırmızı kamyoneti de roketatarla haşata çevirdik, bu görevde komutanımız tarafından bana verilmişti.

(Muş-Şenyayla operasyonumuzun üzerinden çok geçmeden Tuğ. Bahtiyar Aydın Lice’deki asayiş bölük komutanlığında şehit düştü, bazı komutanlar; yalanın bini bin para, çatışmadan sonra paşa oraya gitmişti diye, söylendilerse de haberlerde çatışma sırasında onun şehit edildiğini duymuştuk.)
 
      Şehit Bahtiyar Aydın (D:Giresun-1946 Ö:Diyarbakır-1993)

                                            Operasyon belgesi

"vasiyetimdir mezar taşıma şehit yazın,

 başucuma da, Türk bayrağı koyun yeter"


Sıradaki Konu Başlığını Okumak için

Ya da anasayfaya Dönmek için lütfen tıklayınız...

 
 
 
 
M U S T A F A B İ L G İ N
Ohal Bölgesinden Kareler
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol