"Dikkat Önemli"
'' O ğ u z 33 '' T i m i 90'lı Yıllarda Terörle Mücaadelenin İçerisinde Yer Almış, Dillere Destan '' O ğ u z 33 '' Timin Yaşadıklarını Anlatan Sitemize Hoş geldiniz, Sizleri Burada Tutabilmek İçin, Yapılması Gereken Her Şey Yapıldı, Umarım Kaldığınıza Değer...!!!>'' O ğ u z 33 '' T i m i
   
  ‘Oğuz33’ Timi
  TERÖRİSTLERİN İNTİKAMI
 
"on göz daha kapandı hayata,
 on ananın daha hıçkırıkları karıştı kara toprağa"  
bir uzman çavuşun anıları
 
Silahlı çatışmalar sonrasında, teröristlerin intikam ve misillemesi ile
ilgili,
operasyon bitiminde dönüş yolunda yaşadıklarım:
 
Operasyonlarımızın hemen ardından ve hiç vakit kaybedilmeden, PKK’lı teröristlerin, silahlı çatışmalarda almış oldukları ağır yenilgilerinin, intikamı ve misillemesi genelde olmuştur; özellikle dönüş yolumuzda veya her türlü tehlikeye açık, mahkûm bölgelerde ve çevre emniyetinin tam olarak sağlıklı alınmadığı, zayıf ve korunaksız mevziileri olan, sabit ya da, seyyar şeklindeki, savunma amaçlı kurulan, karakollara veya arazideki üst bölgelerimize, örgütün bu gibi saldırıları, 90’lı dönemlerden sonra, hep olmuş ve sonuçları da, genelde büyük bir felaketle bitmiştir.
Çünkü örgüt, sempatizan yandaş milislerini ve dağdaki gruplarını, yanında tutabilmek için, silahlı çatışmalarda vermiş oldukları, ağır kayıplarının intikamını, ne pahasına olursa olsun veya bedeli neye mal olursa olsun özellikle de askerin dönüş yolunda bir fırsatını bularak yapabilmiştir.
Teröristlerin bu intikam ve misillemesiyle ilgili, dönüş yolunda şahit olduğum, bir örneği, yaşandığı gibi, bir bir anlatmaya çalışayım;
Yıl 1993 aylardan, Mart ayının ilk haftasıydı, olayın meydana geldiği bölge, Mardin ili Dargeçit ilçesine bağlı Y. Köyüydü.
Anılan köy yerindeki ev aramalarımızı tamamladıktan sonra, Dargeçit ilçesine konuşlandırılan, 2. taburumuza katılmak için, araçlarımıza tam binmiş hareket edecek ki, Alay Komutanımız hissiyata kapılırcasına ve bu operasyonda eli boş dönülmemesi için, büyük bir öfke ve büyük bir hışımla, adeta sürüsüne saldıran aç bir kurt gibi, bizlere esip gürleyerek;
—bu nasıl arama, bu nasıl operasyon?
           —koca bir tabur, nasıl oluyor da, hiç bir şey çıkaramıyor?
herkes araçları süratle terk etsin,
kırsaldan yaya olarak, Dargeçit’e intikal edeceğiz.
     Alay komutanımızın köyde umduğunu bulamaması ve beklentilerinin karşılanmaması sonucu, fırça atarcasına vermiş olduğu bu emrini uyguladık ve akabinde de, çantalarımızı araç içerisinde bırakarak, araziye saf şeklinde dizilip, 10 km. kadar sürecek olan, kırsaldaki intikalimize başladık.

 
                                      
Dargeçit köyleri (Mardin)
"bu savaşın bitmesini istemeyen,
 hem günahkâr hem de münafıktır"
 
Sayfa {1}
   
"bu sebepsiz bir o kadarda gereksiz çatışmalara,
 dur diyecek, bir babayiğit yok mu?" 
Sanırım 15-20 dk. falan daha geçmemişti ki, bir üzüm bağı içerisinde, eli silahlı, başında siyah bir külahı olan, oldukça da iri sayılan, 25-30 yaş civarında, yüzü dolgun sakallı birini, elini kolunu sallarcasına avare avare, ortalıkta dolaştığını gördüm, Allahtan adamı önce ben gördüm.
           Tabii üzerimdeki şaşkınlığı atar atmaz, hemen önümdeki yarım insan boyu derinliğinde bulunan içi boş, sadece ufak kırmızı küçük taşların bulunduğu bir çukura atlayarak, bu teröristi perişan etmek için, ateşe başladım.
Yaklaşık 5–6 mt gerimde bulunan, üsteğmenimiz Ömer M;
—ne yapıyorsun,
           —orada neler oluyor?
bana anlat Mustafa,
           —kaç kişi olduklarını, görebiliyor musun?
komutanım bir kişi görebildim diye, kendisine cevap verdim.
Bulunduğum korunaksız ve basit mevziime, 5-10 mt. bir mesafedeki, kümelenmiş ufak taş yığınlarının gerisinde kalan teröristte, birkaç el daha, ateş açtıktan ve derin, bir nefes aldıktan sonra, kendisine türkçe ve kürtçe şeklinde, boğazımı patlatırcasına ve yüksek bir sesle;
gel teslim ol,
           —bunu yaparsan,
           sana bir şey yapmayacağız,
yanımızda doktorumuz var, yarana bakar,
pişman olacağın bir şeyi yaparak,
           pisipisine buralarda ölme diye,
bu teröristti kendimce ve var gücümle ikna etmek için, baya bir uğraştım ama çok geçmeden, teslim olmadığı gibi, kaba bir sesle;
"öldürelim ki,
 ölmeyelim"
 
Sayfa {2}
   
"kanya ku tu avê jê vexwi kevra navêjyê. –
 su içtiğin kaynağa taş atma"
—boyun eğip diz çökerek teslim olabileceğimi mi zannediyorsun?
—faşistlere teslim olmaya cam, 
           —biz bu günler için yaşıyoruz,
—burası kan kokuyor, 
          —beraberimde birkaçınızı da almadan ölmeye cem diye,
adeta propagandasını yaparcasına karşılık vermeye başladı.
Görerek bu teröristi, vurduğumdan emin değildim ama az ilerden gelen kesik kesik tuhaf konuşmalarından ve zaman zaman sorularıma cevap verememe sinden anlaşılıyordu ki, taş yığınlarının gerisine kendisini can havliyle atan ve kaçacak bir yeri olmayan, bu azılı terörist yaralıydı.
(92 yılında zap bölgesine düzenlenen operasyonlarda, bu duruma benzer bir olayla karşılaştığımdan, bu sınırları sağ olarak terk edersem, ilk işim kayıt cihazı almak olacaktır diye, bir karar aldığımdan, teröristle aramdaki bu hararetli konuşmayı, kayıt altına almıştım, aradan bunca zaman geçmesine rağmen kaset ve teyp hala yanımda duruyor.)
Hemen gerimde kalan üsteğmenim, tekrardan bana bağırarak;
—mustafa sana bir roket atar, law silahı göndereyim mi?
mevziiyi, oradan vurabilir misin?
—olumsuz komutanım, bulunduğum çukur biraz derin olduğundan
bu silahı kullanmam uygun değil, diye,
kendisine daha cevap vermeye çalışıyordum ki; karşımızda bir başına kalan, teröristin bulunduğu alanlarda, nasıl olduysa ve neler olduysa, birden yağmur misali mermiler, üstümüze yağmaya başladı.
Sanki az ötemize bir grup gelmişti, zira önümdeki taşlardan üzerime küçük küçük beyaz parçalar sıçrayarak tozu dumanı beraberinde kaldırıyordu, öyle ki, o yoğun ateşte yutkunmakta zorlandığımdan ağzım bir anda kurumuştu, bizleri hayretler içerisinde bırakan bu odu bittiyi, daha anlamaya çalışıyorduk ki, birden üzüm bağını sanki barut kokusu sarmıştı.
"bu gençliği kim devlete düşman ediyor,
 anasını ağlatıp canından ediyor?"
 
Sayfa {3}
   
"biri asker anası diğeri ise terörist anası,
 ikisininde ortak yanları evlat acısı"
Bu ateş şokundan sonra, diğer timlerimizin riskli manevralar yapması sonucu, ateşe aynı derece de, karşılık vermesini fırsat bilerek, muhatap olduğum teröristin, bulunduğu yere bir el bombası fırlattım.
Çok geçmeden mermi seslerinin yerini, askerlerin bağır ışımaları alarak, bu kısa süreli silahlı çatışmayı bitirmiştik.
Emniyetli bir şekilde, teröristin mevziisine yöneldim ve yanına ulaşır ulaşmaz, ilk gördüğüm manzara, oldukça korkunç ve ürkütücüydü.
Adamın bacaklarındaki baldır kısmında, kırmızı et parçaları, dışarı fırlamıştı, el bombası için, belli ki, bu terörist bir şey yapamamıştı, sanırım ilk ateşimle de, onu yaralamıştım.
Neticede; vurulan teröristin bulunduğu mevziinin az ilerisindeki alanlara baktığım da ise, çevreye dağılmış diğer etkisiz hale getirilmiş teröristleri gördüm.
Şaşkınlık içerisinde olduğumdan, kendimce hayret ediyordum, tüm bu eli silahlı insanlar, nerden ve nasıl böyle sesiz ve sedasız bir şekilde, burnumuzun dibine kadar, sokulabildi diye.
Çünkü bulunduğum mevziimde, o kadar gözetleme ve pür dikkat şeklinde, bir dinleme yapmama rağmen, sadece bir tek bu terörist görmüştüm, adeta doğranırcasına cansız bir şekilde yerde yatan teröristin bulunduğu mevziide beklerken, o an anladım ki, yine bu teröristler, öleceklerini bile bile, zor durumdaki bu arkadaşının, yardımına gelmişlerdi.
(bence) yaşanan bu silahlı çatışma alanının, dışında kalan ve nerden, nasıl çıktıkları, bir türlü anlaşılamayan, bu terörist grubu, isteseydi o an gizli yerlerle dolu bölgede, saklanarak veya kaçarak, canlarını bir şekilde, kurtarabilirlerdi ama öyle yapmayarak, bir yerde arkadaşları için, ölümü tercih etmiş ve yine, arkadaşı için, bile bile intiharı seçmişlerdi.
 
                                            
Operasyon belgesi
"analarımız birimizi mert
diğerimizi de, namert doğurmuş"
 
Sayfa {4}
   
"dağlarda gövdeleriyle birlikte parçalanmış,
 nice yiğitler gördüm"
Sonuçta tek sıyrık almadan, timlerimizin manevraları neticesi, bu beş teröristi, silahlarıyla birlikte o gün Y. köyünün, hemen yanı başındaki üzüm bağı içerisinde, çok kısa bir sürede etkisiz hale getirmeyi başarmıştık, tabii bu kısacık zaman zarfında, gencecik bu kadar insanın, kurşunlarla delik deşik olurcasına öldürülmesi, bunlar hiçte, hoş şeyler değildi.
O an, inşallah bu olan bitenler için, dönüş yolunda, yine ağır bir bedel ödemeyiz diye, endişe içerisinde tekrardan düşünmeye başladık.
Çünkü bu kayıpların duyulması üzerine, çatlayacak şekilde sinir krizleri içerisinde olan, terörist grupların içini soğutacak ve hararetini alacak eylemlere, ihtiyacı olduğundan ve bu eylemleri için, vur-kaç taktiğiyle bize zayiat verdirebilmek için, şeytanca tedbirler aldıklarını biliyorduk.
Neticede, güzergâhımızda teröristlerin gözetleme yapmalarına rağmen, türlü türlü fırsatları kollamalarına rağmen, ufak tefek cılız taciz ateşleri haricinde, hiçbir mukavemete ve herhangi bir saldırıya maruz kalmadan, Midyat’taki taburlarımıza, güle oynaya dönmeyi başarmıştık.
Doğrusu dönüş yolunda bu durum, başımıza belki de ilk geliyordu, ondan çok keyifliydik ama fazla sürmedi bu sevincimiz, çünkü çok geçmeden, aynı günün akşamı, taburumuza kara haber gelmişti, bizlere dönüş yolunda, saldırma cesareti gösteremeyen bir grup terörist, Midyat-Şenköy yolunda, seyir halindeki bir askeri aracına saldırarak, beş jandarma erimizi şehit ederek, onlarcasını da ağır derecede yaralamıştı.
            (ağır silahların kullanıldığı, bu alçak saldırıda, yaralanan bir jandarma eri ile GATA hastanesinde tanışmıştım. Bir yerde, başta alay komutanımızın ısrarı ve benim operasyonlarda, deli danalar gibi, bir o yana, bir bu yana, at başı gibi, durmaksızın koşturmam yüzünden, arkadaşları şehit düşmesine rağmen, yine de bu kahramanla, sıkı bir şekilde, arkadaş olmuştum.
 
                               
Hastane günlerimizden kareler
"ben bu dağ başlarında,
 hayatta kalabilmek için savaşıyorum"
 
Sayfa {5}
   
"mêrê qels du cara şer dixwaze. –
 güçsüz adam iki kez kavga ister"
Muzaffer idi bu heybetli bir fiziğe sahip olan, aslan parçası askerimizin ismi, aynı koğuşta tedavi için, aylarca kalmış, birbirimize destek olabilmek için, refakatçilik yaparak sürgülerimizi taşımıştık ama ne yazık ki, ayağına isabet eden, bir roket parçasıyla, tıpkı diğerleri gibi, oda ana kuzusu, kınalı bacaksızlar ve bu vatanın, kısa çöpler kervanına katılmıştı.)
           Keşke, komutanımız araçlardan inmemiz, emrini vermemiş olsaydı.
           Keşke, o an için, eli silahlı, başında külahı olan, o sakallı uğursuz teröristi, o ana kuzusu, on genç ve delikanlı, on insanın katilini, görmemiş olsaydım,
ya da o an için, o terörist üzüm bağında gizlenmelerle dolu, bir yerlere saklanarak, gözümden ırak olabilseydi.
—bunun dönüş yolunda olmasını, nede çok isterdim, tüm bu imkânsızlıklar, şayet o an için, olabilmiş olsaydı;
          —bu on insan, bir hiç uğuruna, belki böylesine ölmezdi ve yürekleri yangın yerine dönen acılı analarının; gözyaşları belki de, böylesine kara toprağa bir bir karışmazdı.
            (Hatta bu operasyonun arifesinde, ömrünü ve mesaisini, Türkiye’nin bağımsızlığına ve güvenliğine vakfetmiş olan, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref BİTLİS, 1992 yılında, zap vadisine yapmış olduğumuz operasyonun bitiminden sonra ve aynı zamanda bu kapsamlı sınır ötesi operasyonun planlayıcısı ve emrini veren bir üst komutan olarak, Barzani’ye bağlı peşmerge güçleriyle, anlaşmak ve onların kontrolündeki, bazı sınır karakolların, PKK’ya karşı, daha aktif bir rol üstlenmesi için, 17 Şubat 1993 tarihinde Ankara’dan Diyarbakır'a uçarken bir kaza sonucu şehit düşmüştü.
Gerçi bazı komutanlar;
—paşanın helikopteri düşmemiştir, kaza falan değildir,
kesin düşürmüşlerdir ib..ler, diye, kendi aralarında söylenip durmuşlardı.)
 
                    
Şehit Eşref Bitlis (D:1933 Malatya-Ö:1993 Ankara)
"bu dağlarda yüzümün üstüne kaç yüz düştü sayamadım,
 kaç yüz birbirinden parçalar halinde ayrıldı sayamadım"
 
Sayfa {6}

Sıradaki Konu Başlığını Okumak için

Ya da anasayfaya Dönmek için lütfen tıklayınız...

 
 
 
 
M U S T A F A B İ L G İ N
Ohal Bölgesinden Kareler
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol